Teknolojinin ilerlemesiyle çoğu iş robotların kontrolüne geçecek hatta 2030 yılında Amerikalıların %30’u işlerini robotlara kaptıracaklar. Robotların işlerimizi devralmasıyla birlikte bizler de yeni iş arayışına gireceğiz. Peki biz ne iş yapacağız?
Robotlar günlük hayatımızda önemli bir yer kaplamasalar da sanayi tarafında bir süredir insanların yerlerine çalışıyorlar. Son yıllarda IoT tabanlı teknolojilerin geliştirilmesi ve maliyetlerin düşmesiyle daha fazla üretim bandı robotların kontrolü altına geçer oldu. Tabii ki robotların üretimde yer almasının bizlere büyük avantajları var; can güvenliğinin sağlanması, insan hatalarının sıfıra indirilmesi, üretim standartlarının daha iyi takip edilebilmesi, maaliyetlerin düşmesi ve üretim miktarlarının artması gibi. Ancak bu durum elbette bizlerin de aklına “Acaba bir gün benim yerime bir robot çalışabilir mi?” sorusunu getiriyor.
Robotların üretim kaabiliyeti ancak robotları tasarlayan ve programlayan kişilerin geliştirme kapasiteleriyle sınırlı ve halen robotların yapamadığı ve belki de hiç yapamayacağı, insanın üstün olduğu durumlar mevcut. Bir robot çok detaylı üretim yapabilir fakat insanın o üretimdeki yorumunu asla ele alamaz. Sensörler aracılıyla ve sadece belli kontrolleri sağlayan kontrol sistemi bir insanın fiziki kontrolü ile eş olmaz.
Her geçen gün sabit işlerde insan payı azalırken, yaratıcılık gerektiren ve geliştirme gerektiren işlerde çalışan sayısı artmakta. Bu durumun sonucu olarak da daha fazla çeşitlilik görmekteyiz. Yani insan kas gücü olmak yerine beyin gücüyle üretimde var oluyor. Yapay zekanın gelişimi için gerekli olan veriyi robotlardan toplayıp değerlendirmesini ve nasıl yönlendirileceğini biz insanlar belirleyeceğiz ve bu da medeniyetimizin toplam teknoloji ilerleyişini şimdiye kadar hiç olmayan bir ivmeyle artmasını sağlayacak.