Endüstriyel ve kritik altyapılarda bilişim teknolojileri (IT) ile operasyonel teknolojilerin (OT) yakınsaması, Nesnelerin İnterneti (IoT) cihazlarının sayısını hızla artırırken, siber saldırganlar için potansiyel giriş noktalarını da çoğaltıyor. Bu durum, ayrıcalıklı erişim yönetimi (PAM) çözümlerine olan ihtiyacı her geçen gün artırıyor.
IDC’nin öngörülerine göre, IoT cihaz sayısı bu yıl 55.7 milyara ulaşacak. Ancak bu cihazların çoğu, hatta bazıları hiçbir güvenlik önlemine sahip değil. Yönetilmeyen veya güncellenmemiş sistemler ve dağınık ağlar üzerinde güvenlik durumunun takibini zorlaştıran bu ortam, saldırganlara davetiye çıkarıyor. Ağ güvenliği firması Byos’un araştırmasına göre, OT cihazlarının %73’ü tamamen yönetimsiz kalıyor ve bu durum, endüstriyel ortamlar için kritik bir zafiyet yaratıyor. Water Barghest gibi tehdit grupları, tam da bu tür açıklıkları hedef alıyor. Bir saldırıda, bu grup otomasyon kullanarak dakikalar içinde 20.000 cihazı ele geçirdi ve onları Ngioweb kötü amaçlı yazılımıyla enfekte edilmiş bir konut proxy botnet’ine dönüştürdü. Bu yazılım, cihazları kapatabiliyor, tüm süreçleri kesintiye uğratabiliyor veya daha ileri saldırılar için bir arka kapı oluşturabiliyor.
Kimlik Güvenliğinde Artan Riskler ve Fiziksel Sonuçlar
Geçen yıl yayımlanan CyberArk Kimlik Güvenliği Tehdit Ortamı Raporu, ankete katılanların yarısının, kurumlarının insan ve makine kimliklerinin 12 ay içinde üçe katlanacağına inandığını ortaya koydu. Çoğu kuruluş için en büyük risk, saldırganların radara yakalanmadan sızmasına olanak tanıyan OT hesaplarındaki veya IoT cihazlarındaki makine kimlikleri. 2024 Waterfall ICS STRIVE raporu da fiziksel sonuçları olan OT güvenlik olaylarında yıldan yıla %19’luk bir artış olduğunu gösteriyor. Bu veriler, tehditlerin artık varsayımsal olmaktan çıkıp son derece gerçek hale geldiğinin kanıtı.
Bu zafiyetleri gidermenin ve genişleyen IoT ağını yönetmenin en etkili yollarından biri ayrıcalıklı erişim yönetimidir. PAM, uzun süredir IT ortamlarında kullanıcı kimlik bilgilerini ve izinlerini kontrol etmek için kullanılırken, temel ilkeleri IoT/OT cihazlarındaki artan güvenlik açıklarını çözmede de yardımcı oluyor. Yalnızca yetkili kişi ve sistemlerin kritik fonksiyonları yerine getirebilmesini sağlayarak, PAM kuruluşların dağınık IoT varlıkları üzerindeki kontrolünü yeniden kazanmasına ve saldırganların zafiyetleri istismar etme fırsatlarını azaltmasına olanak tanıyor.
Otomasyon ve Sıfır Güven Yaklaşımı ile Yeni Bir Güvenlik Çerçevesi
PAM, artan IoT varlıklarıyla birlikte, ortaya çıkan bu tehditlere karşı mücadelede merkezi bir rol oynamaya başladı. Kuruluşlar, IT sistemlerinde kullandıkları ayrıcalıklı erişim yönetimi ilkelerini IoT ortamlarına da genişleterek birleşik bir yaklaşım benimsemek zorunda. Bu, basitçe, altyapıdaki kritik işlevleri yerine getirme erişiminin sadece uygun kimlik bilgilerine sahip kişilere ait olmasını sağlamak anlamına geliyor.
IoT ekosistemlerinde ayrıcalıklı hesapların güvenliğini sağlarken, birçok cihaz manuel kimlik bilgisi rotasyonunu desteklemediği için otomasyon kritik bir avantaj haline geliyor. Otomasyon, şifrelerin düzenli olarak değiştirilmesini ve artık ihtiyaç duyulmadığında anında silinmesini sağlıyor. Her cihaz için otomatik kimlik doğrulamanın entegre edilmesi, güvenlik açısından önemli bir öncelik. Gelişmiş platformlar artık IoT cihaz sertifikalarının politika güdümlü otomasyon kullanılarak güvenli bir şekilde oluşturulmasına, imzalanmasına ve yönetilmesine olanak tanıyor.
Kuruluşlar, PAM’ı IT ve OT ortamlarına entegre ederek, cihaz ve kimlik bilgisi yönetimini düzene sokarken denetim ve kontrolü önemli ölçüde artırıyor. Davranışsal analiz ile birleştirilen bu yaklaşım, kimlik bilgilerine ve ayrıcalıklara erişimi olan kötü niyetli iç çalışanların veya suçlularla iş birliği yapanların faaliyetlerini tespit etme olasılığını artırıyor.
En İyi Uygulamalar ve Geleceğin Güvenlik Paradigması
IoT’de PAM uygulaması, tüm ayrıcalıklı hesap ve erişim bilgilerinin kapsamlı bir denetimiyle başlayan en iyi uygulama protokolleriyle uyumlu olmalı. Genellikle çalışan sayısının üç veya dört katına ulaşan ayrıcalıklı hesap sayısı, güvenlik yönetimini karmaşık hale getiriyor. Bu nedenle, şifrelerin otomatik olarak oluşturulması ve değiştirilmesi, IT ekiplerini aşırı yüklemeden güvenliği güçlendirmenin anahtarı.
Kuruluşlar, gölge IoT’yi (shadow IoT) önlemek için tüm cihazlar hakkında tam bir görünürlük kazanmalı ve en acil adım genellikle OT ağlarına PAM’i genişletmek için doğru bir envanter çıkarmak. Gerçek zamanlı izleme ve kullanıcı faaliyetlerinin denetimi de hızlı müdahale ve adli soruşturmalar için hayati önem taşıyor. Ayrıca, sıfır güven (zero trust) ilkesi ve en az ayrıcalık (least privilege) prensibi titizlikle uygulanmalı. Bu, kişilere sadece işlevlerini yerine getirmeleri için gerekli minimum düzeyde erişim yetkisi verilmesi anlamına geliyor. Çok faktörlü kimlik doğrulama (MFA) gibi yöntemler de bu güvenlik yaklaşımını destekliyor.
Birleşik bir PAM stratejisi, kimlik bilgisi hırsızlığı riskini en aza indirerek, yetkisiz erişimi azaltarak ve siber suçluların ele geçirilmiş IoT cihazları aracılığıyla botnetler oluşturmasını veya hassas IT sistemlerine sızmasını engelliyor. Makine kimliklerinin insan kimliklerini 45’e 1 oranında geride bıraktığı bir dönemde, IoT güvenliği, sıfır güven ilkeleri ve en az ayrıcalıklı erişim kullanılarak IT çerçevelerine tamamen entegre edilmeli. Bu kapsamlı güvenlik stratejisi, kritik endüstrilerimizin, kamu hizmetlerimizin ve geleceğimizin vazgeçilmezi olan hızla genişleyen IoT ağlarını korumak için hayati bir öneme sahip.