Sunderland, 2030 yılına kadar Birleşik Krallık’ın en gelişmiş akıllı şehirlerinden biri olma hedefiyle önemli bir dönüşüm sürecine girdi. Peki, bu dönüşüm kentin sakinlerine ve ziyaretçilerine ne sunacak? Boldyn Networks’ün Birleşik Krallık ve İrlanda CTO’su Seán Keating, Sunderland’in bu hedefe nasıl ulaşmayı planladığını anlatıyor.
Dünyanın dört bir yanındaki şehirler, artan nüfus taleplerini karşılamak için hızla evriliyor. 2023 Nisan verilerine göre, dünya nüfusunun %56’sı kentsel alanlarda yaşıyor ve bu oran 2050 yılına kadar %68’e ulaşacak. Türkiye’de de İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirler, benzer şekilde hızla büyüyen nüfuslarıyla karşı karşıya.
Bu hızlı kentleşmenin getirdiği zorluklara yanıt olarak, giderek daha fazla şehir “akıllı şehir” konseptini benimsemeye başlıyor. Akıllı şehirler, teknolojiyi kullanarak yaşam kalitesini artırmayı, sürdürülebilirliği sağlamayı ve şehirlerin değişen ihtiyaçlarına uyum sağlamayı hedefliyor. Sunderland de bu dönüşümün öncülerinden biri.
Sunderland’in Akıllı Şehir Dönüşümü
Sunderland Smart City Programı, ücretsiz halk Wi-Fi’sinin genişletilmesi, 5G, Nesnelerin İnterneti (IoT) ve veri analitiği gibi teknolojilerin uygulanmasıyla kentte sosyal ve ekonomik faydalar yaratmayı hedefliyor. Kentin dijital dönüşümü Boldyn Networks’ün sunduğu gelişmiş kablosuz teknolojilerle destekleniyor. Bu altyapı, yüksek hızlı internetin yanı sıra, yerel yönetimin veriye dayalı kararlar almasını sağlayarak ulaşım, enerji kullanımı ve acil durum hizmetlerinde büyük gelişmeler sağlayacak.
Türkiye’de de benzer projeler hayata geçiriliyor. Örneğin, İstanbul’un Akıllı Şehir Stratejisi kapsamında, trafik yönetimi ve enerji tasarrufu gibi alanlarda teknolojik çözümler devreye alınıyor. Ankara ve Konya gibi şehirler, akıllı ulaşım ve veri analiz sistemleriyle altyapılarını güçlendiriyor.
Sunderland’de Veri Odaklı Yönetim
Sunderland, şehir genelinde sensörler kullanarak trafik akışı, hava kalitesi gibi konuları anlık olarak izliyor. Bu veriler, trafik yönetiminden çevre güvenliğine kadar çeşitli alanlarda iyileştirmeler sağlıyor. Örneğin, çöp doluluk sensörleri ile atık toplama süreçleri daha verimli hale getiriliyor ve yağış izleme sistemleri sayesinde sel baskınlarına karşı önlemler geliştiriliyor.
Bu tür veri tabanlı yaklaşımlar Türkiye’de de uygulanıyor. İstanbul ve İzmir’de trafik yoğunluğunu azaltmak amacıyla akıllı trafik sensörleri ve veri analiz sistemleri kullanılıyor.
Sunderland’de Bağlantılı Teknolojiler ve Sürdürülebilir Ulaşım
Bağlantılı teknolojiler, şehir ulaşımında büyük değişiklikler yaratabilir. Sunderland, otonom taşıma sistemleri ile kentsel hareketliliği dönüştürmeyi hedefliyor. Sunderland Gelişmiş Mobilite Shuttle (SAMS) programı, otonom araçlarla halkın taşınmasını sağlayacak pilot projelerden biri. Bu proje, aynı zamanda karbon emisyonlarını azaltarak daha sürdürülebilir bir şehir vizyonunu da destekliyor.
Türkiye’de, İstanbul ve Antalya gibi şehirlerde elektrikli toplu taşıma araçları ve akıllı ulaşım sistemleri, sürdürülebilirlik ve emisyon azaltma konularında önemli adımlar atıyor.
Sosyal Kapsayıcılık ve Dijital Eşitlik
Sunderland’in dijital altyapı yatırımları, yalnızca teknolojiye erişimi artırmakla kalmıyor, aynı zamanda sosyal kapsayıcılığı da teşvik ediyor. Dijital Kapsayıcılık Programı sayesinde, kentin en dezavantajlı bölgelerinde yaşayan vatandaşlara dijital cihazlara ve eğitime erişim sağlanıyor. Bu program, Türkiye’deki şehirler için de önemli bir model olabilir. Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde dijital eşitliği artırmaya yönelik benzer projeler, bölgedeki fırsat eşitsizliklerini gidermeye yardımcı olabilir.
Türkiye’deki Şehirler Sunderland’den Ne Öğrenebilir?
Sunderland’in akıllı şehir programı, teknolojik ilerlemenin sosyal ilerleme ile birleştirildiği bir model sunuyor. Türkiye’deki şehirler de benzer yaklaşımlarla hem teknolojik altyapılarını geliştirebilir hem de şehir sakinlerinin yaşam kalitesini artırabilir. Akıllı şehir projeleri, sadece teknolojiyi değil, aynı zamanda sosyal ve çevresel sürdürülebilirliği de kapsamalıdır. Sunderland’in deneyimi, Türkiye’deki şehirler için ilham verici bir örnek olabilir.
Bu süreçte teknoloji sadece bir araç değil, toplumsal fayda sağlayan bir unsur haline gelmelidir. Türkiye’deki şehirlerin, Sunderland’in izinden giderek daha bağlantılı, sürdürülebilir ve yaşanabilir şehirler yaratma yolunda büyük adımlar atabileceği açıktır.
