Uzay temalı filmlerin devasa evrenlerinde seyahat etmek için yapımcılar hep fizik üstü hızlara sahip seyahat yöntemleri düşünürler. Uzay Yolu evrenindeki “warp sürücüsü” kullanarak ışıktan hızlı hareket edebilen USS Enterprise ya da Star Wars‘ta “hiper uzaya” erişerek uzay zamanı bükebilen uzay araçları bu hayali yöntemlere birer örnek.
Ancak film dünyasında geçmişte uydurma kabul edilen bir çok teknoloji günümüzde artık mümkün. Örneğin bir zamanların ünlü dizisi Kara Şimşek‘in konuşan arabası Kitt, yayınlandığı dönemde bir çok insan için gülünç bir teknolojiydi çünkü bir arabanın bırakın konuşması kendi kendine hareket etmesi bile bilim kurguya özgü bir saçmalıktı sadece. Şimdi ise elektrikle şarj olan arabalar kilometrelerce yolu tek başına sürebiliyor, kullanıcısıyla konuşabiliyor ve yapay zeka teknolojileriyle donatılmış durumda. Buna benzer bir çok örnek vermek mümkün.
Peki ışıktan hızlı giden ya da en azından ışık hızına yakın hızlarda giden uzay mekikleri yapabilir miyiz?
Uzay Yolu‘nun astrofizik ve bilim danışmanı Dr. Erin Macdonald warp sürücülerinin mantığını “Bir warp sürücüsü kısaca etrafında bir uzay-zaman balonu oluşturarak balona bizi ışık hızından daha hızlı götürebileceğini söyler. Bu hareket eden bir trenin içinde hareket eden bir arabaya benzer, treni izleyen bir yaya arabayı arabanın gittiği hızdan çok daha hızlı görecektir.” diyerek ifade etmiş. Ama tabi ki “warp sürücüsü” tamamen kurgulanmış bir teknoloji.
Genel görelilik teorisine göre evren kütlesi olan herhangi bir nesne tarafından bükülen düz bir uzay-zaman tabakasıdır.Teorik fizikçi Miguel Alcubierre tarafından bu teoriden yola çıkılarak önerilen “Alcubierre sürücüsü teorisi” kütlenin uzay-zamanı bükmesini kullanarak bir taşıtı ışıktan hızlı hareket ettirebileceğini iddia eder. Teori önünde sıkıştırılan arkasında ise genişleyen bir uzay zaman alanı bırakan bir uzay taşıtının bu alan farkından yararlanarak ışık hızını geçebileceğini öngören bir spekülasyondur aslında. Erin Macdonald‘ın Uzay Yolu‘nda kullandığı uzay-zaman balonu mantığı da Alcubierre sürücüsüne benzer bir mantıkta işliyor.
Tabi bunlar sadece birer teori, henüz test edilmeleri mümkün değil. Lizbon Üniversitesi’nde matematik profesörü olan Jose Natario bu teknolojinin denenebilmesi için ne kadar büyük bir enerjiye ihtiyaç olduğunu şu sözlerle açıklıyor:
“Bu tür bir şeyin çalışması için ihtiyacınız olan deformasyonu yaratmak, Güneş veya Galaksimizin sahip olduğundan çok daha fazla enerji gerektirir hatta bu enerji negatif enerji olmalıdır.”
Negatif enerji kuantum dünyası ve evrendeki yer çekimini açıklamak için kullanılan kavramlardan biri ve henüz yaratabileceğimiz bir şey değil. Negatif enerjiye sahip bir parçacık negatif kütleye sahiptir ve bir gezegene çekilmek yerine uzağa itilirler. Bilinen fizik algımızın tam tersi yönde işlerler. Ayrıca “solucan deliği” teorilerinin de bir parçasıdır zira solucan deliğinin diğer ucunu ayakta tutabilmek için negatif enerjinin varlığına ihtiyaç vardır.
Jose Natario bir warp sürücüsünün negatif enerjiye ihtiyaç duyacağını bu yüzden de mevcut koşullarda böyle bir şey üretmemizin mümkün olmayacağını ön görüyor. Ayrıca ışıktan daha hızlı gitmek demek ışığı görememek ve evrendeki herhangi bir noktayla asla iletişim kuramamak demek. Bunun yanında bu kadar yüksek teorik hızlarda seyahat ederken geminin ve yolcuların maruz kalacağı çok yüksek düzeyde radyasyon bombardımanını da hesaba katmak gerekiyor. Sonuç olarak Jose Natario Alcubierre diski veya Macdonald’ın warp sürücüleriyle seyahatin imkansız olduğunu düşünüyor.
Macdonald ise bu konuda hala umutlu, şu an sadece bir fikir jimnastiğinden ibaret olan bu “deliliğin” bir gün gerçekten bazı gelişmelere yol açabileceğine inanıyor.
NASA da bu fikir jimnastiğini tamamen elinin tersiyle itmemiş gözüküyor. Bünyesinde çalışan kimi bilim insanları uzayda daha hızlı seyahate kafa yormakla meşgul. Hatta Mayıs 2020’de NASA’da çalışan bir bilim insanı olan Dr. Harold White ışıktan daha hızlı seyahat edebilecek uzay gemileri için bir fizibilite raporu bile hazırlamış. Ne yazık ki henüz “warp sürücülü uzay mekikleri” fizibilitesi pek yüksek bir proje değil…