Yaklaşık on yıl önce, Nesnelerin İnterneti (IoT) teknolojisi neredeyse her yerde konuşuluyordu. Akıllı şehirler, daha verimli üretim sistemleri ve hayatımızı kolaylaştıracak çözümler sunarak teknoloji dünyasının geleceği olarak görülüyordu. Hindistan’da ise Akıllı Şehirler Misyonu ve Dijital Hindistan Programı gibi projelerle modernleşmenin anahtarı olarak öne çıkıyordu.
Bugüne geldiğimizde ise IoT’nin o dönemdeki parıltısının bir miktar azaldığını görüyoruz. Artık teknoloji dünyasının yıldızı Yapay Zeka (AI). Generative AI modellerinin yükselişi, hem işletmeler hem de tüketiciler için yapay zekayı ön plana çıkardı ve IoT, geri planda kaldı. Ancak bu, IoT’nin başarısız olduğu anlamına gelmiyor. Aksine, IoT şimdi sessizce daha büyük bir teknoloji ekosisteminin temel taşlarından biri haline geldi. IoT, çevremizdeki verileri toplarken yapay zeka bu verileri işleyip analiz ederek bize anlamlı sonuçlar sunuyor.
IoT ve AI’nin Güçlü Birleşimi: AIoT
IoT’nin veri toplama kabiliyeti ile yapay zekanın analiz gücünü birleştiren AIoT (Yapay Zeka ve Nesnelerin İnterneti), geleceğin hibrit teknolojisi olarak görülüyor. Bu pazarın 2030 yılına kadar 250 milyar doları aşması bekleniyor. 2023 itibarıyla dünya genelinde 14.4 milyar cihaz birbirine bağlı durumda. IoT, yapay zekanın veri kaynağı olarak işlev görürken, AI bu verileri analiz edip anlık kararlar alıyor, sonuçlar üretiyor ya da otomatik işlemler başlatıyor.
Hindistan’da IoT’nin Gelişimi
Hindistan’da IoT, ulusal projelerde önemli bir rol oynuyor. Özellikle Akıllı Şehirler Misyonu ile bazı şehirlerde trafik yönetimi, hava kalitesi ve kamu hizmetlerinin anlık olarak izlenmesi sağlanıyor. Bu sistemler, pandemi döneminde hastanelerde yatak kapasiteleri ve oksijen tedarik zincirlerini izleyerek kritik bir rol oynadı. Ancak birçok şehirde IoT’nin tam anlamıyla beklenen etkiyi yaratmadığı da bir gerçek.
Endüstriyel anlamda ise Hindistan’da IoT’nin kullanım alanı hızla genişliyor. Fabrikalar, IoT sensörleri sayesinde üretim süreçlerini daha etkin bir şekilde izleyip yönetebiliyor. Bu sensörler, makinelerin sağlığını ve enerji tüketimini anlık olarak takip edebiliyor. Ancak, tüm bu gelişmelere rağmen IoT devrimsel bir etki yaratmadı.
Yapay Zekanın Yükselişi ve IoT’nin Gölgedeki Rolü
Yapay zeka, geniş kullanım alanı ve gerçek zamanlı veri işleme yeteneği ile günümüzde daha fazla dikkat çekiyor. 2024 yılına kadar IoT cihazlarının sayısının 18 milyarı aşması beklenirken, yapay zekanın bu cihazlardan gelen verileri işleyebilmesi ve hızlı sonuçlar sunması, onu vazgeçilmez kılıyor. Bu nedenle, birçok şirket yatırımlarını yapay zeka projelerine yönlendiriyor.
Hindistan’da bu süreç, bazı politik engellerle karşı karşıya. Dijital Hindistan programına rağmen, ülkenin küresel IoT standartları forumlarına katılımı yetersiz. IoT güvenliği için gerekli düzenlemelerin henüz tam olarak oluşturulamaması, işletmeleri siber tehditlere karşı savunmasız bırakıyor. Ayrıca, küresel ölçekte IoT standartlarını belirleyen bir düzenleyici organın olmaması, teknoloji kullanımını yaygınlaştırmayı zorlaştırıyor. Bu uyumsuzluk, inovasyonu yavaşlatırken işletmelerin IoT çözümlerini verimli bir şekilde hayata geçirmesini de engelliyor.
IoT ve AI’nin Ticari Potansiyeli
IoT ve yapay zekanın ticari anlamda geniş çapta kabul görmesi, bu teknolojilerin daha yüksek gelirler ve kâr marjları sağlamasıyla mümkün olacak. Hükümetler açısından bu teknolojiler, karar alma süreçlerini hızlandırabilir. Vatandaşlar için ise şehir yaşamını daha düzenli hale getirme ve idari verimliliği artırma potansiyeline sahipler.
Ancak bu teknolojilerin gerçekten etkili olabilmesi için büyük yatırımlar, eğitim ve kapasite geliştirme çalışmaları gerekiyor. Bu süreç sadece büyük projelerle değil, yerel yönetimlerin bu teknolojileri kamu hizmetlerine entegre ederek hayatı kolaylaştırmalarıyla mümkün olacak.
Gelecekte IoT ve AI’nin Rolü
IoT ve yapay zekanın gelecekteki etkisi, onları nasıl kullandığımıza bağlı. Teknolojiler tarafsızdır; insan hayatını iyileştirebilir veya yanlış kullanıldığında gözetim, eşitsizlik ve çevresel sorunlar yaratabilir. Bu nedenle, liderler ve bireyler bu teknolojilerin toplumsal fayda ve etik standartlara uygun şekilde kullanılmasını sağlamak zorunda.
Sonuçta, geleceğimizi belirleyecek olan yapay zeka ve IoT’nin kabiliyetleri değil, onları nasıl kullanacağımızdır.