Uluslararası Otomobil Federasyonu (FIA), motor sporlarındaki en üst düzey yönetim organı, yeni bir ortaklık anlaşmasıyla Siemens’in dijital ikiz teknolojisini daha da yaygınlaştırıyor. Bu stratejik iş birliği kapsamında Siemens, FIA’nın Küresel Ortaklık Programı’na katılarak “Resmi Dijital İkiz Sponsoru” unvanını kazandı.
Bu iş birliği, yarış aracı tasarımında köklü bir değişim vadediyor. FIA, Formula 1’den Formula 4’e kadar tüm tek koltuklu yarış otomobillerinin aerodinamik konseptlerini tasarlamak ve test etmek için Siemens’in kapsamlı Xcelerator portföyüne güveniyor. Designcentre NX yazılımı sayesinde mühendisler, sanal modeller oluşturup bunları anında düzenleyebiliyor ve karmaşık hesaplamalı akışkanlar dinamiği (CFD) simülasyonları yürütebiliyor. Bu sayede, performans ve güvenlik optimize edilirken, fiziksel rüzgar tüneli testleri için prototip üretme ihtiyacı büyük ölçüde ortadan kalkıyor.
2022’den bu yana FIA’nın aerodinamik ekibi, Siemens’in araçlarını kullanarak 14.000’den fazla bilgisayar destekli tasarım (CAD) parçası üretti ve 10.000’in üzerinde CFD testi gerçekleştirdi. Bu çalışmaların dijital ortama taşınması, otomobil geliştirme süreçlerinin çevresel ayak izini önemli ölçüde azaltmaya yardımcı oluyor.
FIA Aerodinamik Başkanı Jason Somerville, “Siemens, karmaşık aerodinamik konseptleri sanal olarak tasarlayıp test etmemiz için bize hassas araçlar sağlıyor. Bu sayede çevresel etkiyi azaltırken performansı ve güvenliği artırabiliyoruz. Bu teknoloji, yarışların daha yakın, daha adil ve daha rekabetçi kalmasını sağlamada kilit bir rol oynuyor” şeklinde konuştu.
Formula 1’de Sanal Mühendisliğin Yükselişi
FIA’nın Siemens ile olan ortaklığının ötesinde, Formula 1 takımları da dijital mühendisliğin sınırlarını zorlamaya devam ediyor. 2025 yılında yapılan son çalışmalar, CFD, dijital ikizler ve makine öğrenmesinin yarış aracı tasarımını ve ince ayarlarını nasıl değiştirdiğini gözler önüne seriyor.
Alpine F1 ve Oxford Brookes Üniversitesi liderliğindeki bir proje, bir aracın difüzöründeki değişiklikleri CFD araçlarını kullanarak test etti. Yan kanatçık gibi küçük dokunuşlar, temel modele kıyasla downforce’ta (yere basma kuvveti) yaklaşık %13’lük bir artış ve sürüklenmede %5’lik bir düşüş gibi önemli kazanımlar sağladı. Bu sonuçlar, en ufak tasarım değişikliklerinin bile sanal ortamda incelendiğinde performansa ölçülebilir bir etki yapabileceğini gösteriyor.
Ön kanat tasarımında da benzer bir dönüşüm yaşanıyor. 2025’te yayımlanan bir makale, aerodinamik davranış tahminlerini hızlandırmak için geleneksel CFD çalışmalarını fiziksel olarak bilgilendirilmiş bir sinir ağıyla birleştirdi. Model, sürüklenme için %97’ye, downforce için ise %98’e yakın bir doğrulukla çalışarak yeni kanat konseptlerini değerlendirmek için gereken süreyi kısalttı. Bu hibrit yaklaşım, takımlara Formula 1’in katı maliyet ve test kısıtlamaları altında daha fazla tasarım fikri deneme avantajı sunuyor.
Bir üretici takımın raporuna göre, haftada yaklaşık 1.000 CFD simülasyonu hedefliyorlar. Hızlandırılmış işleme sonrası araçlar sayesinde, sonuçlar mühendislere neredeyse anında iletiliyor. Fiziksel prototipler oluşturmak yerine binlerce sanal seçeneği inceleme yeteneği, takımların rekabet avantajı bulma şansını kat kat artırıyor.
CFD aynı zamanda 2026 düzenleme değişikliklerine hazırlık aşamasında da kritik bir rol oynuyor. Analistler, yeni aerodinamik kuralların difüzör ve kanatlar çevresindeki hava akışını nasıl değiştireceğini tahmin etmek için simülasyonları kullanıyor ve takımların ilk araç piste çıkmadan önce stratejilerini belirlemesine yardımcı oluyor.