Pazar, Kasım 2, 2025
Ana SayfaGenelTelekom Sektöründe Düşen Fiyatlar Bir Başarı Göstergesi Değil, Aksine Bir Tehdittir

Telekom Sektöründe Düşen Fiyatlar Bir Başarı Göstergesi Değil, Aksine Bir Tehdittir

Mobil Ekosistem Forumu (MEF) CEO’su Dario Betti, telekomünikasyon hizmetlerinin çok kısa bir sürede lüksten temel bir ihtiyaca dönüştüğünü belirtiyor. Günümüzde bağlantı, ekonomileri, toplulukları ve bireyleri ayakta tutan hayati bir altyapı hizmeti haline geldi. Modern iş dünyası ve ticaretin neredeyse her yönü, bu hizmetlerin üzerine kurulu.

İşletmeler için kıtalararası ortaklar, müşteriler ve pazarlarla etkileşim kurabilmek artık bir seçenek değil, rekabetçiliğin temel taşıdır. İnternet veya mobil hizmetlerde yaşanacak önemli bir kesinti, tedarik zincirlerini durdurabilir, finansal piyasaları çökertebilir ve milyarlarla ölçülen kayıplara neden olabilir.1 Bu etki, uzun süreli bir elektrik kesintisi veya su kıtlığıyla karşılaştırılabilir düzeydedir.

Toplumların bir zamanlar elektrik şebekeleri ve su sistemlerinin evrensel ve dayanıklı olması gerektiğine karar vermesi gibi, aynı mantık artık dijital altyapı için de geçerlidir. Bağlantı, bilginin aktığı, ekonomilerin işlediği ve toplulukların geliştiği bir kanaldır. Onsuz, modern yaşamın çarkları durur.

Bu durum, dünyanın birçok yerinde telekom fiyatlarının düşmesinin harika bir haber olduğunu düşündürebilir. Ancak Betti’ye göre, bu aslında karanlık bir tabloyu gizleyen parlak bir buluttur.

Mobil ve internet hizmetleri için daha düşük aylık faturalar, iletişime, eğlenceye ve dijital fırsatlara daha uygun fiyatlı erişim vaat ediyor. Hatta birçok ülkede düzenleyici kurumlar, düşen fiyatları sağlıklı rekabetin bir kanıtı olarak kutluyor. Ancak, bu aşağı yönlü eğilim, bu hizmetleri sağlayan telekom şirketleri için gerçek riskler oluşturuyor.

Telekomünikasyon, sermaye yoğun bir endüstridir. Ağları kurmak, sürdürmek ve yükseltmek; spektrum, altyapı ve teknolojiye muazzam yatırımlar gerektirir. Fiber optik döşeme, 5G dağıtımı ve kırsal bağlantı projelerinin tümü, şirketler bir getiri görmeden çok önce milyarlarca harcama yapılmasını gerektirir. Eğer gelirler düşen fiyatların baskısı altında küçülmeye devam ederse, operatörler kaçınılmaz olarak bu kadar ağır yatırımları gerekçelendirmekte zorlanacaktır. Gelecekte ağların eskidiğini, yükseltmelerin yavaşladığını ve inovasyonun durduğunu görebiliriz. Kısa vadede tüketiciler daha ucuz tarifelerin keyfini çıkarabilir, ancak uzun vadede bunun bedeli daha yavaş hızlar, yer yer kesilen kapsama alanı ve düşük hizmet kalitesi olabilir.

Düşen fiyatlar, özellikle marjların zaten çok düşük olduğu rekabetçi pazarlarda, daha küçük veya gelişmekte olan operatörlerin ayakta kalmasını da tehdit ediyor. Bazı sağlayıcılar pazardan çekilmek veya rakipleriyle birleşmek zorunda kalabilir, bu da uzun vadede tüketicilere daha az seçenek ve potansiyel olarak daha yüksek fiyatlar bırakır. Bugün sağlam bir rekabet gibi görünen durum, hızla kırılganlığa dönüşebilir, sektörün istikrarını baltalayabilir ve gücü daha az oyuncunun elinde toplayabilir. Bu yoğunlaşma, sadece fiyat artışı riskini doğurmakla kalmaz, aynı zamanda yenilik yapma teşviklerini de zayıflatır.

Tüketiciler için sonuçlar, rahatlığın ötesine geçiyor. Güvenilir bağlantı; iş, eğitim, sağlık ve sivil yaşama katılım için zorunlu hale geldi. Eğer operatörler sürdürülebilir gelirler elde edemezse, yetersiz hizmet alan bölgelere ağlarını genişletmeyi kesebilir ve dijital uçurumu derinleştirebilirler. Kırsal veya düşük gelirli topluluklarda yaşayanlar, bu durumdan orantısız bir şekilde etkilenecek ve uygun fiyatlılık gibi görünen bu ilerleme, dijital katılım için bir gerilemeye dönüşecektir.

Dahası, gelirler daraldıkça, operatörler kayıplarını daha az şeffaf yollarla telafi etmeye çalışabilirler; örneğin premium hizmetler için daha yüksek ücretler, daha kısıtlayıcı veri politikaları veya tüketici verilerinden para kazanma gibi. Uzun vadeli sonuç, tüketicilerin beklediği daha ucuz, daha adil bir telekom pazarı değil, uygun fiyatlılığın kalite, gizlilik ve erişim pahasına geldiği bir pazar olacaktır.

Telekomünikasyon, bugün elektrik ve su hizmetlerinin bir zamanlar olduğu yerde duruyor: yaşam için gerekli, ancak güvenilirlik ve erişimi sağlamak için sürdürülebilir fiyatlandırmaya bağımlı.

Ancak telekom sektörü tüketici fiyatlarının düştüğünü görürken, özellikle enerji ve su gibi temel hizmetler, farklı pazar yapılarını ve maliyet etkenlerini yansıtarak genellikle yükseliş eğilimi gösteriyor. İtalya örneğini ele alırsak, son dört yılda İtalyanlar gaz fiyatlarında %76, elektrik fiyatlarında %64.5, su ve atık hizmetlerinde ise sırasıyla %19 ve %7.3’lük artışlar gördü. Bu arada, aynı dönemde iletişim hizmetleri fiyat endeksi neredeyse %11 düştü.

Enerji ve su sektörlerinde, sabit altyapı nedeniyle sınırlı rekabet vardır. Telekom sağlayıcıları için ise durum farklıdır; genellikle rekabetçi, serbestleştirilmiş piyasalarla ve nispeten daha düşük altyapı yenileme maliyetleriyle karşı karşıyadırlar. Bu dinamik, telekom tüketicilerine (kısa vadede de olsa) faydalar sunarken, operatörlerin yatırım yapma ve yenilik yapma yetenekleri üzerindeki baskıyı artırıyor.

Rakamlar endişe verici. 2023’te küresel telekom hizmet gelirleri 1.14 trilyon dolardı. Mevcut tahminler, bu rakamın 2028 yılına kadar 1.3 trilyon dolara yükseleceğini öngörüyor. %3’ün altındaki bu bileşik büyüme (beklenen enflasyon oranının altında), reel olarak sektörün küçüldüğünü gösteriyor. Başka bir deyişle, ağların altındaki finansal temel zayıflıyor.

Bu durum sonsuza kadar sürdürülebilir değil. Sermaye yoğunluğunun 2027 yılına kadar gelirlerin %16’sından %14’üne düşeceği öngörülüyorsa, bu, operatörlerin daha hızlı, daha yoğun ve daha güvenli ağlara olan talep artarken bile, daha fazla değil, daha az harcama yapmaya hazırlandıklarını gösteriyor.

Fiyat düşüşleri bir ilerleme gibi hissettirebilir, ancak hizmeti sağlayan sistemin temelini baltaladıklarında, tüketiciler sonuçta daha kötü durumda kalır. Telekomünikasyonun evrensel, güvenilir bağlantı vaadini yerine getirebilmesi için fiyatlandırmanın sadece bugünün hane halkı maliyetini değil, aynı zamanda toplumları yarına bağlı tutmak için gereken uzun vadeli yatırımı da yansıtması gerekiyor.

RELATED ARTICLES

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bizi Takip Edin

4,200BeğenenlerBeğen
10,000TakipçilerTakip Et
296TakipçilerTakip Et
1,400AboneAbone Ol

BÜLTENİMİZE ABONE OLUN

Popüler