Günümüzde bir çok çalışan Zoom, Teams ve Slack gibi uygulamaları gündelik olarak kullanmakta, toplantılarını bu uygulamalardan gerçekleştirmektedir. Gerçek ve sanal dünyayı birleştirerek etkileşim kuran çalışanlar tropikal bir adada yada kafe de rahatlıkla görevlerini yerine getirebilmektedir. Komik gifler ve enteresan emojiler ile birbirlerini motive eden yakın iş arkadaşları da görebilirsiniz, birbirinin e-mailine şakacı yanıtlar veren çalışanlarda. Ancak bu deneyimler, buzdağının sadece görünen kısmı. Artırılmış gerçeklik teknolojileri, ürün sunumlarında, montaj hatlarında ve hatta ameliyatlarda olağan özellikler haline geldi. Amerikalı tam zamanlı çalışanlarının yüzde 42’si evden çalışıyor ve daha uzun bir zaman bunun böyle devam edeceği öngörülüyor. Bu yeni karma gerçeklik uygulamaları, şirketlerin maliyetleri düşürmesine ve gelirlerini artırmasına yardımcı olabilir. Birleşik Devletler de birçok şirket, karbon ayak izlerini ortalama üçte bir oranında küçültmek ve çoğu evden işe gidip gelmeden çalışırken daha üretken olan çok uzaktaki çalışanlara enerji vermek için kullanıyor.Daha uzun vadede, şirketler karma gerçekliği, uzaktan işbirliği ve inovasyon için en az yüz yüze kadar veya ondan daha iyi koşullar yaratmak için kullanacaklar. Çalışanların üretkenliğini ve işbirliğini artıran çok boyutlu “işbirliklerinin” ilk sürümlerini gördüğümüz 5g nin de etkisiyle üç temel alan bulunmaktadır. Bunlar sanal ofisler, sanal focus grupları ve sanal takım çalışmasıdır. Salgının ortaya çıkmasından neredeyse on yıl önce, teknoloji öncüleri, uydu ofisleri gayri resmi, her zaman açık video beslemeleri aracılığıyla birbirlerinin dünyalarına bağlamak için büyük ekran video “portalları” kullanmaya başladı. Bu teknoloji geliştikçe, büyük şirketler ekiplerini küresel olarak birbirine bağlı tutmak için sanal mahalleleri denemeye başladı. Artık dünyanın en büyük finansal hizmet şirketlerinden ve perakendecilerinden bazılarındaki ekipler Sneek ve Pukkateam gibi karma gerçeklik programlarını kullanarak sanal ofislerde buluşuyor. Bunlar, meslektaşlarını düzenli aralıklarla güncellenen anlık görüntülerle döşemelerde göstererek bir birliktelik duygusu yaratır, böylece kimin masasında, bir telefon görüşmesinde veya bir kahve içerken ve belki de sohbete hazır olduğunu bilirler. Şirketlerin fiziksel konferans odalarında mümkün olanın ötesine geçmesine izin veren, yapay zeka destekli sanal odak gruplarına olan talep de artıyor. Remesh gibi platformlar tarafından oluşturulan sanal ortamlar, şirketlerin yalnızca tek yönlü geri bildirimleri yakalama dezavantajı olmaksızın, küçük odak gruplarından ancak büyük dijital anketler ölçeğinde toplanan içgörülerden yararlanmalarını sağlıyor. Şirketler bu platformları pazar araştırması için kullanıyor. Son olarak, şirketler proje yürütmek ve yenilikler için beyin fırtınası yapmak için bir çözüm olarak karma gerçeklik ortamlarına dönüyor. Pandemi patlak verdiğinde, birçok şirket, dahil olan kişileri bizzat bir araya getiremedikleri için projeleri ve araştırma ve geliştirmeyi dondurmak zorunda kaldı. Ancak bazıları, çevrimiçi yapışkan notlar, paylaşılan dijital beyaz tahtalar ve insanları bir araya getirmek için wiki’lerin, slaytların ve belgelerin canlı birlikte düzenlenmesi gibi ortak çalışma araçlarına yöneldi. Çok editörlü işbirliği araçlarında, beyaz tahtadaki canlı bir kolaylaştırıcıdan geçmesi gerekenden daha fazla fikir aynı anda paylaşılıyor ve gözden geçirilebiliyor. Ve çıktılar anında iyi biçimlendirilmiş ve dijital, böylece başka bir şifreli beyaz tahta fotoğrafının aksine raporlarda ve belgelerde hemen kullanılabiliyorlar. Bunu farkeden şirketler sanal takım iş birliğini ciddiye almaya başladılar. Kısacası yakın gelecekte Kuzey Amerika ve Pasifik Asya da şirketler sanal ofisler, sanal focus grupları ve sanal takım işbirliği konusunda çok ciddi yatırım yapıcak, bu oyun değiştiren hamlelerle rakiplerini bir hayli zorlayacaklar.
AHMET ALPEREN YEŞİLOVA
