Otonom araçlar içerisinde bulundurdukları otomatik kontrol sistemleri sayesinde bir sürücüye ihtiyaç duymadan yolu, trafik akışını ve çevresini algılayarak sürücünün müdahalesi olmadan seyir halinde gidebilen otomobillerdir. Otomobil, yüzyıldan fazladır hayatımızda ve biz insanların en büyük rahatlığı belki de. Şimdi de yeni bir teknoloji üzerine çalışıyor dünya, otonom araçlar. Sürücü olmadan giden araçlar. Bir makine kendi kendine bir yerden bir yere gidebilir mi? Otonom araçlar radar, GPS, bilgisayar görüşü gibi teknolojiler ve teknikler kullanarak çevresindeki nesneleri algılayabilmektedir ve siz içerisinde rahatınıza bakarken sizi istediğiniz yere ulaştırır.
Otonom araçlar teknolojisi aslında tarihte ilk defa günümüzde ortaya atılmış bir fikir değildir. Otonom araçların tarihine baktığımızda 1920-1930 yıllarında bazı sistemler otonom araçların müjdesini vermişlerdi. Ancak yıllar sonra kendi kendine seyir halinde gidebilen ilk modeller 1980’li yıllarda ortaya çıkmıştır. İlk araç 1984 yılında Carnegie Mellon Üniversitesi’nin geliştirdiği ALV projesi ile gerçekleştirildi. Bu projeyi 1986 yılında Mercedes-Benz firmasının projesi takip etti. Bu projelerden sonra ancak günümüzde bazı gelişmeler olmaya başladı. Daha çok başında olsak da, yakın gelecekte sürücüye ihtiyaç olmadan giden araçlar olabilecek. Belki de artık ehliyet almaya da gerek kalmayacak.
Otonom araç sektörünü önündeki en büyük engeller nelerdir peki? Bu teknolojinin daha başında olsak da hala önüne geçilemeyen sorunlar bulunmakta. Araçların önündeki en önemli engellerden biri fiyat faktörüdür. Yüksek maliyetli Lazer Radar sisteminin kullanılması ve planlanan otonom araçlara eklenen her yeni teknoloji, otomobil fiyatlarında binlerce dolar artışa sebep olacaktır. Bunun yanında otonom araçların kullanılmaya başlandığında çevreyi tam olarak algılayamayan sensörlerinin veya aniden arıza yapan sistemlerin ağır trafik kazalarını meydana getireceği de varsayımlar arasında bulunmaktadır. Bugün sadece otobanlarda test edilen sürücüsüz otomobillerin şehir hayatına ne denli uyum sağlayacağı ise akıllarda ciddi soru işareti oluşturmaktadır. Kısa zaman önce Amerika’da deneme yapan bir araç yanlışlıkla bir insanın hayatını aldı.
Bu teknolojinin sebep olacağı olaylara hukuki açıdan bakarsak çok zor durumlar ortaya çıkabilir. Otonom araçlardan biri kaza yaptığında sizce suçlu kim olur? Otomobilinin koltuğunda yolculuk yapan kişi mi? Yazılım geliştirici mi? Yoksa otomobil üreticisi mi? Bu büyük hukuki boşluk bakalım nasıl doldurulacak. Bunlar gibi başka bir sorunda bu teknoloji geliştirilirse, büyük çapta işsizlik durumu ortaya çıkabilir. Araç kullanımından ekmek yiyen milyonlarca insan bulunuyor. En basitinden yollarda gördüğümüz toplu taşıma araçlarının şoförsüz olduğunu bir düşünün, bu işten ekmek yiyen binlerce kişi işsiz kalabilir. Bunlar sadece bu teknoloji için olası tehditler. Teknoloji insanlara zarar verdiğinde bir anlamı olmaz. Bu yüzden bunlara dikkat edilmeli.
Peki, bu teknoloji sadece zarar mı veriyor? Bize sağlayacağı faydalarda bulunmaktadır. Yüzde yetmişi insan hatasından kaynaklanan trafik kazalarının önüne kurallara uyum sağlayan otonom otomobiller ile geçilmesi düşünülüyor. Örneğin alkollü kazaların ciddi seviye de azalması öngörülüyor. Patronlar dünyası için artık taşımacılık bir problem olmaktan çıkacak. İş gücüne duyulan ihtiyacı azaltarak taşımacılık işi yeni bir boyut kazanacağa benziyor. Engelli bireyler için de trafik artık çile olmaktan çıkabilir. Engelli insanlar ya toplu taşıma ya da velileri ile bir yere gitmek zorunda şu anda. Kendi kendine giden araçlar olduğunda artık onlar için böyle bir sorun kalmayabilir.
Otonom otomobillerle birlikte paylaşımlı araçların yaygınlaşması, trafik kazalarının azalması ve hız sınırının yükselmesiyle şehir hayatının en büyük sorunlarından trafik sıkışıklığının azalması tahmin ediliyor. Günümüzde gelişen başka bir teknoloji olan Internet of Things (Nesnelerin İnterneti) ile araçlar birbiri ile iletişim halinde olacağı için kazaların azalacağı düşünülmektedir. Yani Otonom araç teknolojisinin gelişebilmesi için önce Internet of Things teknolojisinin ciddi oranda gelişmesi gerekmektedir.
Günümüz de trafikte en çok yaşanan sorunlardan biri de park sorunu. Şehir planlayıcıların bile yıllardır çözüm bulamadığı en büyük sorunlarından biri. Şimdilerde bazı araçlar kendi kendine park edebilmekte. Yüzlerce sensör yardımı ile araçlar mesafeyi ölçüp sizin gösterdiğiniz boşluğa kendi kendini park edebilmektedir. Asıl sorunda burada başlamakta zaten, o park alanını bulabilmek. Otonom araçların en büyük yardımlarından biri de güçlü sensörler ve uydu bağlantısı sayesinde çevreyi tarayıp size en uygun park alanı çıkarabilir olacak olması ve kendi kendini park edecek olmasıdır.
Otonom araç teknolojisinin kullanılabilir ve zararsız gelişebilmesi için çok önemli iki alan bulunmaktadır. Bunlardan biri AR-GE sektörü bir diğeri de yazılım sektörü. Büyük şirketlerin en büyük yatırım yaptığı alanlardan biri AR-GE sektörüdür. Araştırma ve geliştirme, teknoloji için ikiz kardeş konumunda şu anda. Çünkü ikisi de birbirine bağlı sektörler haline geldi. Yazılım sektörü ise bu ikisini destekleyen bir masanın ayaklarından biridir. Otonom araç teknolojisinde, veri güvenliği, V2X, haritalama ve navigasyon, kontrol sistemleri yazılımları, sensör donanım teknolojileri, sensör yazılımları, V2X altyapı ve donanımı gibi birçok alan büyümeye devam edecek. Tüm bu sistemlerin en iyi olması için yazılım mühendislerine ileri de çok ihtiyaç olacaktır. Eskiden olduğu gibi şirketler artık donanım yerine yazılım üzerine yoğunlaşıyor.