Biyoçeşitliliğin dünya çapında azalmasıyla beraber araştırmacılar, henüz isimlendirilmemiş 9 milyon türün %90’ını içeren, Dünya’daki tüm böcekleri ve diğer omurgasızları sınıflandırmaya çalışıyor.
Bu canlıları sınıflandırmak amacıyla bilim adamları, genellikle laboratuvarda topladıkları örnekler için uzun saatler geçirirler. Yeni yaklaşım, tek başlarına böcekleri ve diğer küçük yaratıkları teker teker toplayan ve fotoğraflarını çeken bir robotu kapsıyor. Robotun topladığı örneklerden sonra bilgisayarlar, her birinin bacaklarını, antenlerini ve diğer özelliklerini bilinen örneklerle karşılaştırmak için makine öğrenmesini kullanıyor.
Bu teknoloji daha sonra elde edilen görüntülerin üzerine bir renk kodu veya ısı haritası uygular. Renk ne kadar sıcaksa, örneğin kırmızı gibi, bilgisayar programı o vücut parçası için daha fazla bağlantı bulmuş demek oluyor.
Robot daha sonra her bir böceği 96 küçük kuyucuğa sahip bir plakaya taşır ve bu örnekleri DNA dizilimi için hazırlar.
Bir insan uzmanı kadar iyi olmasa da, yaklaşım böcekleri zamanın %91’inde doğru bir şekilde sınıflandırıyor. Araştırmacılar veri tabanına daha fazla örnek eklendikçe bu doğruluğun artacağını belirtiyor. Araştırmacılar, teknoloji için yazılım ve 3D baskı planlarını açıkça kullanılabilir hale getirdiler. Bilim adamlarının ikinci ön baskıda tanımladıkları gibi, araştırmacılar sıralama adımlarını ve yazılımları basitleştirdiler, böylece gelişmekte olan ülkeler ve küçük kuruluşların da bu teknolojiden faydalanabilmesi amaçlanmış.