Birleşmiş Milletler, insanların 2016 yılında küresel olarak 44,7 milyon metrik ton e-atık ürettiğini tespit etti ve bunun 2021 yılına kadar 52,2 milyon metrik tona çıkmasını bekliyor. Üretilen her yeni cihaza bu teknolojiler eklendikçe e-atık sorunu giderek büyüyor. Peki nedir bu e-atık?
E-atık, faydalı ömürlerinin sonuna yaklaşan elektronik ürünler için popüler ve resmi olmayan bir isimdir. Bilgisayarlar, televizyonlar, fotokopi makineleri ve faks makineleri yaygın olarak kullanılan elektronik ürünlerdir. Bu ürünlerin çoğu yeniden kullanılabilir, yenilenebilir veya geri dönüştürülebilir. Kullanılmış ve artık ömrünün sonuna gelmiş elektronik cihazların en iyi şekilde elden çıkarılması uzun zamandır bir problem. Ancak geçmişten günümüze çok fazla şey değişiyor. Bunlardan bir tanesi de her geçen gün artan elektronik cihaz sayısı.
E-atıklar, gömüldüğünde içindeki metallerden doğal olarak sızan toksik kimyasallar nedeniyle doğa için tehlike oluşturmaktadır. Yer üstündeyken, modern elektroniklerin kullanımı ve etrafta olması güvenlidir. Bununla birlikte, elektronik cihazların çoğu berilyum, kadmiyum, cıva ve kurşun gibi toprağımıza, suyumuza, havamıza ve doğal yaşamımıza ciddi çevresel riskler oluşturan toksik maddeler içerir. Bu minerallerin yüksek konsantrasyonu nedeniyle vahşi yaşamın kurşun, arsenik, kadmiyum ve diğer metal zehirlenmelerinden hastalanmasına neden olur.
Bu konuda bazı sıkıntılar var. Mesela içinde yarı iletken barındırmayan ürünlere üreticiler yarı iletken ekliyorlar veya yaklaşık 15 yıllık ömrü olan ürünleri 5 yılda bir değiştirilmesi gereken ürünlere dönüştürüyorlar gibi birçok örnek verilebilir.
IoT ürünleri geliştiren birçok şirket, e-atıklarla ilgili zorluklar daha iyi anlaşıldıkça geri dönüşüm programları oluşturuyor. Örneğin, Dell her yıl bilgisayarlarında ve sunucularında 3.000 kilogram altın kullanıyor ve bunun bir kısmı diğer Dell ürünlerinden geri dönüştürülüyor. Bu tür programlar iyi bir reklam sağlar ama toksik metalleri giderek daha fazla cihaza yerleştirdikçe, teknoloji endüstrisinin, geri dönüştürülebilirlik ve sürdürülebilirliği göz önünde bulundurarak tasarım yapmaya başlaması gerekiyor. Süreç malzemelerle başlayabilir, ancak bu ürünlerin uzun ömürlü olmasını sağlamak için çok fazla çalışmaya ihtiyaç var. Geri dönüşüm programları sorunu çözmek için yeterli olmasa da, bağlı cihaz üreticilerinin, cihazları ömürlerinin sonuna geldiklerinde geri almak için geri dönüşüm merkezleriyle ortaklık kurmaları e-atık problemine bir çözüm önerisi olarak gösterilebilir. Şirketler ayrıca ürünleri farklı şekilde tasarlayarak geri dönüşüm sürecini kolaylaştırabilir. Örneğin, geri dönüştürülebilir metalleri elektronik bileşenlerden kurtarmayı zorlaştıran yapıştırıcılara daha az güvenilebilir ve minimum bileşenli daha küçük devre kartları kullanılabilir.
Akıllı cihazlar belki gelecekte her evde olmayacak ama gün geçtikçe daha çok kişide olacak ve insanlar bu cihazlara daha çok güven duymaya başlayacak. Bu durum yaklaşık 10 sene içerisinde ömrü tükenen elektroniklerin yerini yenileri alacağı için bir e-atık patlamasına sebep olabilir. Bu atıklarla nasıl başa çıkacağımız ise şu anda büyük şirketlerin vereceği kararlara bağlı.